Kategoriler

27 Ekim 2015 Salı

Erişkin ve çocuklarda tırnak yeme

Genel olarak çocukların bir çocuğunda görülen tırnak yeme durumu çok fazla korkulacak bir durum değildir. Çocuk yemek yeme gibi belli başlı davranış şekli olarak, parmak emme, cinsel uzuvlarına dokunma gibi gerekli eylemler gösterebilmektedir. Bu durum normal ve davranışsal olarak olması gereken bir durum halinde devam etmektedir. Tırnak yemenin normalin dışına çıkmış olmasını belli bir konu üzerindedir diyerek tanı koymak mümkün değildir. Kliniksel testler ve analizler sonucunda ebeveylerin çocuk üzerindeki baskısı ve o davranışı yapmamasıyla ilgili cezalardan ötürü anne-babaya inat bir şekilde ilgi çekme mahiyetinde devam etmiş olabilir. Bu durum ebeveylerin kaygısıyla birleşerek çocukta alışkanlık durumuyla devam eder ve çocuk tırnak yeme bağımlısı olarak hayatına devam etmektedir.


Davranışsal olarak, ruhsal bir etkinin sonucu olarakta bu durum meydana gelmektedir.

Annesi çocuğa " sen çok yaramazsın, benide sevmiyorsun. Bak tırnaklarınıda yiyorsun zaten " diye bir söylemde bulunuyorsa, çocuk tırnakları yediğinde annesinin onunla daha fazla ilgi göstereceğini düşünerek bu davranışa başlamış olabilir. Veyahut çocuk tırnaklarını yedikçe annesi sevdiğini daha fazla ispat edeceğini düşünüyor da olabilir..

Zihinde oluşturmuş olduğu belli başlı yanılsamaları zihin sistemiyle normale oturtup herhangi bir mantıklı açıklama yaparak eyleme geçirebilir..

Bu durumda Ebevynlere çok fazla iş düşmekte olduğunu belirtmek isterim...

Kendi kaygınızı çocuklar üzerine sunup onlarında yaşamına yeni yeni sorunlar eklemeyin. Onlarıda bir birey olarak görüp yeri geldiğinde cezalandırmalı lakin yeri geldiğinde övmeyi iyi ayarlamanız gerekir.

FARMASİ DANIŞMANINIZ
YASEMİN KAMBUR YAMAN
0539 705 16 24 


Tırnak yeme durumu Erişkinlerde ise genel itibariyle çocuklukta kazanılan bir alışkanlık halinde devam ederek, öksürmek kadar normal gelmektedir.

Bu durum ona zarar verdiğini bilsede küçüklükten kazandığı bir durum olduğu için önemsemez ve devam ettirme yola seçer..

Erişkin tedavisinde ise bilinçaltındaki katmanları çözümledikten sonra çok ciddi bir şekilde durumun analizini gerçekleştirip etkili bir çözüm sağlanmaktadır..

Uzman Terapist

Kubilay Göksel Eren -Alıntı

25 Ekim 2015 Pazar

Türk Kahvesinin Faydaları Ve Zararları

Bol köpüklü Türk Kahvesi: Faydaları ve Zararları
Günde iki fincan türk kahvesinin kolon kanseri riskini, kalın bağırsak kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor..
Kahvenin içerdiği kafein maddesi, sinir sistemini uyarıp zihinsel aktiviteyi güçlendirir. Uyuşukluğu giderip enerji verir ve uyanık kalmayı sağlar. Yapılan araştırmalar günde 6 fincan kahve içen 55 yaşındaki bir kişinin düşünme potansiyelinin içmeyenlere oranla 6 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Ayrıca kahve içenlerde içmeyenlere nazaran daha az diş çürüğünün olması, bir başka dikkat çekici araştırma sonucu.
images
Kahve içtikten sonra organizmada ani değişiklikler oluyor. Tüm vücut ani bir enerji akımı ile doluyor. Bu enerji çocuklarda 3, yetişkinlerde ise 5 – 7 saat sonra azalmaya başlıyor. Tüm bu olumlu yönlerine rağmen kahveyi çok fazla tüketmemekte fayda var. Çünkü aşırı kahve tüketimi sürekli bir uykusuzluğa ve mide rahatsızlıklarına neden oluyor. Ayrıca aşırı tüketim yüksek tansiyona da sebep olabilir.
Türk-kahvesi
Kahvenin selülit yapmak bir yana, vücuda daha fazla hareket kazandırarak, metabolizmanın yağ yakmasına katkı sağladığı saptanmıştır.
Kahvenin ayrıca depresyon ve alkolizm tedavisine iyi geldiği biliniyor.
Kahve yemek üzerine içildiğinde, sindirimi kolaylaştırır. Bu yönüyle şekerli içmemek kaydıyla kilo almayı ve mide ekşimelerini önler. Asıl yararı hayali genişletir, hafızaya güç verir, hareket sağlar ve gevşekliği giderir. Kahvenin düşünceye açıklık getirdiği bir gerçektir. Şairler şiirlerini ya-zarlarken, yazarlar makalelerini hazırlarken, ressamlar tablolarını yaparlarken, kahve fincanları en yakın ve sempatik destekçileri olmuştur. Ünlü şair Eşref’in, hicviye yazmadan önce, iki çay dolusu kahve içtiği söylenir. Türk kahvesinin ayrıcalığını belirleyen noktaları özetlersek diyebiliriz ki; Türk kahvesinin (dozunda içildiği takdirde) sağlığı tehdit edecek zararlı yanı yoktur. Teskin edici ve dinlendirici özelliği vardır. Bir fincan kahvedeki 50 mg. kafein hemen vücuttan atılır. Bu bakımdan Türk kahvesi fincanı ideal ölçülere sahiptir. Bir fincandan fazla içildiğinde zihin açıcı, uyarıcı, enerji verici özelliği ön plâna çıkar. Yerinde ve zamanında içildiği zaman olağanüstü bir keyif verici olarak ün yapmıştır.
Kararında içilen, yani günde 2 fincan Türk kahvesi sağlığa faydalıdır..
Türk Kahvesi;
• Kolesterolü düşürür.
• Ağrı kesicilerin etkisini yüzde 40 oranında artırır.
• Göğüs kanseri riskini azaltır.
• Günde 3 fincan kahve içmek astım tehlikesini azaltır.
• Kahve girişkenliği arttırır.
• Siroz hastalığı riskini yarı yarıya düşürür.
• Nefesi açar.
• Kemikleri güçlendirir, ancak yaşlıların fazla tüketmesi sakıncalı.
• Tip 2 diyabeti ve Parkinson hastalığından korur.
• Selülit gibi cilt sorunlarına karşı etkilidir.
• Yüksek tansiyonu önler.
• Pankreas kanserini azaltır.
• Kalp rahatsızlıklarını büyük oranda önler.
• Bağırsakları düzenler.
• Depresyona karşı etkilidir
• 40 yıl hatırı vardır :)
Kahvenin içenler üzerinde alışkanlık yaptığı, araştırmalarla kanıtlandı. Amerika’da yapılan yeni bir araştırmanın sonucuna göre ise; bir bardak kahve baş ağrısına, karaciğere ve mide rahatsızlıklarına karşı faydalı oluyor. Daily Mail gazetesinde çıkan haberde, kahvenin zararları ve faydaları anlatılıyor.
İşte kahvenin zararları ve faydaları..
1
Zararları Nelerdir?
Kalp
Aşırı kahve tüketimi kalbin ritmini olumsuz yönde etkiliyor. Kahvenin içerdiği kafein fazla tüketildiğinde, kalpte ritim bozuklukları meydana gelebiliyor. Düzensiz kalp atışları kalp çarpıntısına ya da taşikardi gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Doktorlar özellikle kalp hastalarının sınırlı miktarda kahve içmelerini tavsiye ediyor.
Tansiyon
2003 yılında Edinburgh Üniversitesi uzmanlarının yaptığı bir araştırmayla, kahvenin tansiyona olan etkisiyle ilgili görüşler yeni bir ivme kazandı. Düzenli olarak günde dörtbeş bardak kahve içenler üzerinde yapılan araştırmalarda kandaki basınç, yani tansiyon hızla yükseldi. Yapılan testlerde, yüksek miktarda kahve tüketiminin tansiyonu hızla yükselttiği görüldü.

FARMASİ DANIŞMANINIZ
YASEMİN KAMBUR YAMAN
0539 705 16 24 


Mide
Kahve, ülser gibi mide rahatsızlıklarına neden olmasa da, bu hastalıkların varlığında kötüleşmesini tetikliyor. Kahve, midenin asit salgılamasını uyarıyor.
Şeker hastalığı
Bu sene açıklanan iki raporda; kafeinin Tip 2 şeker hastalığı üzerindeki etkileriyle ilgili olarak farklı görüşlere yer verildi. Amerika’da yapılan araştırmalarda, yemek zamanlarında yükselen kan şekeriyle birlikte tüketilen kahvenin şeker hastalığını olumsuz yönde etkilediği ortaya çıktı. İngiltere ise, yapılan bu araştırmanın yetersiz olduğunu ve Tip 2 şeker hastalığının kahveden olumsuz yönde etkilenmediğini açıkladı. Uzmanlar kahvenin içindeki kafeinin değil, minerallerin şeker hastalığına karşı koruyucu bir etkisi olduğunu savunuyorlar.
Su kaybı
Uzmanların bir kısmı kahvenin vücutta sıvı kaybına neden olduğunu savunurken, bir kısmı da bu kaybın önemsiz derecede az olduğunu savunuyorlar.
Migren
Kahve uzun zamanlardan beri migreni tetikleyen uyarıcıların başında sayılıyor. Kahvenin bileşenlerinin beyinde bulunan kan hücrelerini tetikleyerek migrene neden olduğu, araştırmalarda görülüyor.
Vitamin ve mineral kaybı
Kafein, vücudun demir ve diğer besinleri emmesini engelliyor. Ayrıca, kalsiyumun idrar ile vücuttan atılmasına neden oluyor. Bu da osteoporoz (kemik erimesi) riskini artırıyor.
Doğurganlık
Kafeinin doğurganlığı olumsuz yönde etkilediği biliniyor. Günde üç fincan veya daha fazla kahve içmek, kadının doğurganlık oranını azaltıyor. Çünkü aşırı miktarda kafein tüketimi yumurtlamayı olumsuz etkiliyor. Bu konuda çarpıcı bir başka sonuç ise, Brezilya’dan geliyor. Brezilya’da bulunan Sao Paulo Üniversitesi uzmanlarının yaptığı araştırmalarda, her gün düzenli olarak kahve içen erkeklerin içmeyenlere oranla daha güçlü spermleri olduğu kanıtlandı. Kafeinin spermin üzerinde uyarıcı etkisi olduğunu savunan uzmanlar, bunun merkezi sinir sisteminde de aynı etkiyi gösterdiğini iddia ediyorlar.
Hamilelik
Kafeinin anne karnındaki bebeğe zararlı olduğu biliniyor. Uzmanlar, hamile kadınların günlük kafein tüketme sınırlarının 300 mg olduğunu belirtiyorlar.
Faydaları Nelerdir?
turk-kahvesinin-faydalari_646x340
Kanser
Yeşil ve siyah çay gibi, kahve de antioksidanlar içeriyor. Bu da kansere yol açan hücrelerin çoğalmasını engelliyor.
Baş ağrıları
Migreni olumsuz yönde etkileyen kahve, şaşırtıcı bir biçimde baş ağrısına iyi geliyor. Baş ağrısı ilaçlarında bulunan bazı maddeleri içeren kahve, ağrı kesicilerle kıyaslandığında, yüzde 40 oranında baş ağrısında daha etkili oluyor.
Beyin uyarımı
Kahve konsantrasyona yardımcı oluyor. Yapılan araştırmalarda, okul çağındaki çocukların az miktarda kahve ile süt içtiklerinde sabahki derslerinde daha başarılı oldukları görülüyor.
Karaciğer sağlığı
Düzenli kahve içenlerin siroz gibi karaciğer rahatsızlıklarından daha az şikayet ettiği görülüyor.
Safra taşları
Kadın vücudu erkeğe kıyasla iki kat daha fazla safra taşı üretiyor. Günde dört bardak kahve içen kadınların içmeyenlere oranla yüzde 25 daha az safra taşından şikayet ettiği kanıtlandı.
Cilt
Yapılan çalışmalarda bilinenin aksine; kahvenin selülite karşı faydalı olduğu görülüyor.
Sabah
Biz Türklerin bütün dünyada da bilinen bir çok kendimize has özellikleri vardır. Örneğin nargile içişimiz, lokumumuz, dönerimiz ve kebabımız gibi. Bunlara örnek olarak birçok şey daha sayabiliriz. Mesela Türk Kahvesi bunlardan birisidir. Türk kahvesi kültürümüze o kadar sağlam bir şekilde yerleşmiştir ki, artık kahve içilmeden kız istenmez, bayanlar toplanmadığı zaman kahve içilmeden muhabbet edilmez ve kahve içilerek edilen hoş bir sohbetin 40 yıl hatırı olur hale gelmiştir. Peki ama kültürümüz için bu kadar önemli olan Türk Kahvesi nasıl yapılır, sağlığımız için yararları ve zararları var mıdır? Bizde bu yazımızda bu konuya değinmek istedik.
Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.
Kahve; hazmı kolaylaştırır, vücuda uyanıklık ve zindelik verir. Ama her şeyin olduğu gibi kahvenin de aşırısının zararı vardır. Türkiye’de kahve yetişmediği hâlde, özel pişirme şekliyle dünyanın pek çok yerinde “Türk Kahvesi” olarak bilinir. Bu bize özel kahveyi daha güzel bir şekilde pişirmek için şu hususlara dikkat etmelisiniz.
Güzel Kahve Pişirmek İçin Şunları Yapabilirsiniz;
-Her şeyden önce kahve için kullanılan su, klorsuz içme suyu olmalıdır. Kireçli bir su olursa, kahveniz tortulaşır ve acır.
-Cezveye kaç kişilik kahve yapıyorsak o miktara göre fincanla su koyun. Bir kişilik kahve için 1 fincan suya, 2 çay kaşığı kahve yeterlidir.
-Eğer kahvenizin az şekerli olmasını istiyorsanız 1, orta şekerli olmasını istiyorsanız 2, şekerli istiyorsanız 3 çay kaşığı şeker koyabilirsiniz.
-Cezve, ateşin üzerine yerleştirildikten sonra içindeki su karıştırılmaz. Fakat kaynamaya başladığı anda kaşıkla karıştırırsanız, kahvenin köpük yaptığını görürsünüz. Kenardaki köpükleri ortaya alıp, karıştırma işlemine son verin.
-Kahvenin taşmasına yakın, yani kahve cezve içinde yükselmeye başladığı anda, cezveyi indirip köpüğü fincanlara pay edin. Bu arada cezveyi hafifçe sallayıp telvenin çökmesini engelleyin. Geriye kalan kahveyi bir taşım daha kaynatıp fincanlara doldurabilirsiniz.
$turk_kahvesi_tescilleniyor_h13287
Türk Kahvesinin Özellikleri
Dünyanın en eski kahve pişirme yöntemidir.
Köpük, kahve ve telveden oluşur.
Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türüdür.
Birkaç dakika şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde, uzun süre sıcak kalabilir.
İnce kenarlı fincanda sunulduğu için, diğer kahve türlerine göre daha yavaş soğur ve böylece daha uzun süren bir kahve keyfi sunar.
Yoğun şurupsu kıvamı ile ağızdaki lezzet tomurcuklarını aşırı uyararak hafızada yer eder.
Diğer kahve türlerine göre, daha kıvamlı, yumuşak ve aromatiktir.
Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir.
Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir.
Kahve Falı ile geleceği anlatmak için kullanılan tek kahve türüdür.
Eşsizdir çünkü kahvesi fincanın içindedir ancak telve olarak dibe çöktüğünden filtre edilmesine ve süzülmesine gerek kalmaz.
Hazırlanırken şeker ilave edildiğinden diğer kahvelerde olduğu gibi sonradan tatlandırmaya gerek yoktur.
Sağlıklıdır çünkü fincanın dibinde biriken telvesi içilmez.
Sıklıkla içildiği halde, miktar olarak fazla olmadığından şişkinlik yapmaz.
Diğer kahve türlerine göre, bir içimde daha az kafein içerir.
Pişirilirken, şekeri tercihe göre ilave edildiğinden içime hazır halde sunulan tek kahve türüdür.
Kahveden önce su içilerek, ağızda bulunan önceki tatlar arındırılarak kahve tadının eşsiz bir şekilde tadılması sağlanır.
Türk toplum hayatına da etki eden kahve, dostluğun simgesi haline gelmiş ve “kız isteme” merasimlerinin bir süjesi olmuştur.
Malzemeler
Kahve, şeker, cezve, fincan, çay kaşığı, ocak.
Uyarılar
Öncelikle kahveyi pişirip ocaktan alana kadar başka hiçbir işle uğraşmamanız gerekmektedir. Çünkü kahve sizin bir anlık gafletinizden faydalanıp taşmak için fırsat kollamaktadır. Zaten tarifin en zor kısmı da burası. Buna dikkat ettikten sonra gerisi kolay.
Kurukahveci Mehmet Efendi’den Türk Kahvesi Tarifi
Nefis bir Türk Kahvesi hazırlamak için sadece 2 dakika yeterlidir.
İçme suyunu fincanla ölçerek cezveye koyun . ( Soğuk su kahvede daha iyi olur derler )türk_kahvesi_1
Her fincan için iki çay kaşığı kahve (5 gr), iki çay kaşığı şeker ilave edin (şeker arzuya göre).
Kısık ateşte kahve ve şekeri iyice karıştırın.
Bir süre sonra kabaran köpüğü fincanlara pay edin.
Kalan kahveyi bir taşım daha pişirin ve fincanlara boşaltın.
Türk Kahvesi sunulurken yanında su verilmesi âdettir. İçilen su ağzı kahve lezzetine hazırlar.
Tarif: Mehmet Efendi

19 Ekim 2015 Pazartesi

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?

Şizofreni

Şizofreni, kişinin gerçekle gerçek olmayan arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışını korumasını engelleyen, duygularını kontrol etmesini ve normal olarak davranmasını önleyen zorlayıcı bir hastalıktır.


Ancak şizofreni belirtileri ve yol açtığı komplikasyonlar doğru tedavi yöntemiyle kontrol altına alınabilmektedir ve kişinin gündelik hayatına büyük oranda dönebilmesi sağlanabilmektedir.

Şizofreni tedavisi için atılacak ilk adım belirtilerin saptanması olmalıdır. Bazı kişilerde şizofreni aniden ortaya çıkan bir hastalık olarak görülebilir ancak genellikle yavaş gelişen ve gelişme döneminde özellikle kişinin davranışlarında bazı değişikliklere yol açan bir hastalık olarak kabul edilir.

Şizofreni Belirtileri

Şizofreninin erken dönem belirtileri kişinin yakın çevresine “bir şeylerin yolunda gitmediği” sinyalleri verir ancak, bunun tam olarak ne olduğunu ilk anda belirlemek oldukça zordur.
Bu dönemde kişinin normalde yaptığı günlük aktivitelerden uzaklaşması, hobilerine ilgi göstermemesi, motivasyonunu kaybetmesi, duygusal tepkilerinin zayıflaması, garip davranışlar göstermesi genel olarak görülen belirtiler arasındadır.
En sık görülen erken dönem şizofreni belirtileri şu şekildedir;
  • Sosyal hayattan, arkadaş çevresinden uzaklaşma
  • Saldırgan davranışlar, sürekli şüphe duyma
  • Kişisel hijyenin azalması
  • Donuk bakışlar
  • Sevinç veya üzüntü gibi duyguların ifade edilememesi
  • Aşırı tepkiler vermek (aşırı gülme veya önemsiz bir olaya ağlama)
  • Depresyon
  • Fazla uyuma veya uykusuzluk
  • Garip ve mantıksız açıklamalar, konuşmalar
  • Unutkanlık, konsantrasyon eksikliği
  • Eleştiriye tahammülsüzlük
  • Konuşmada veya seçilen kelimelerde farklılık

Yukarıda listelenen belirtiler başka bir sağlık sorununa da işaret ediyor olabilir ve bu belirtileri yaşayan her kişinin şizofren olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak bu belirtiler ciddiye alınmalıdır ve konusunda uzman bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.
Şizofreninin karakteristik belirtileri; sanrılar, halüsinasyonlar, dağınık konuşma, dağınık davranış ve “negatif” semptomlar olarak 5 ana başlıkta toplanmaktadır. Bu belirtiler ve belirtilerin şiddeti kişiden kişiye göre değişebilir.
Şizofreni hastası bir kişide bu belirtilerin hepsi görülecek diye bir kural yoktur ve belirtiler zaman içinde değişiklik gösterebilir.

FARMASİ DANIŞMANINIZ
YASEMİN KAMBUR YAMAN
0539 705 16 24 


Sanrılar

Sanrılar, doğru olmadığı konusunda açık deliller bulunmasına karşın kişinin doğru olarak kabul ettiği düşüncelerdir. Sanrılar şizofreni hastalarının yaklaşık %90’nında görülür.
Şizofreni hastalarında görülen sanrılara şöyle örnekler verebiliriz.


Zulüm Sanrıları: Zulüm sanrılarında kişi kendinin “onlar” tarafından tehdit edildiğini ve hedef alındığını düşünmektedir. Örneğin “uzaylılar içme suyuna radyoaktif parçacıklar katarak beni zehirlemeye çalışıyorlar” şizofreninin yol açtığı sanrılardan biri olabilir.

Referans Sanrıları: Şizofreni hastaları çevresel olaylardan veya durumlardan kendilerine özel mesaj gönderildiğine inanabilir. Örneğin halka açık reklam tabelalarından kendine özel mesajlar verildiğini düşünebilir.

Megalomanlık: Megalomanlık sanrılarında kişi kendini tarihi karakterlerden biri olarak görebilir veya insanüstü güçlerinin olduğunu düşünebilir.

Kontrol Hezeyanları: Kişi düşünce ve davranışlarının “başkaları” tarafından kontrol edildiğini düşünebilir. “Başkaları aklıma düşünceler yerleştiriyor” veya “düşüncelerim başkalarına iletiliyor” gibi hezeyanlar görülebilir.


Halüsinasyonlar

Halüsinasyon, gerçekte olmayan ve sadece kişinin zihninde bulunan sesler ve görüntülerdir. Ancak halüsinasyonlar kişinin 5 duyu organını da harekete geçirebilir. “Sesler” şizofreni hastalarında en sık görülen halüsinasyondur. Bu sesler genellikle eleştirel, kaba ve kötü niyetlidir.

Dağınık Konuşma

Karışık ve parçalanmış düşünce biçimi şizofreninin karakteristik belirtisidir. Şizofreni hastaları genellikle konsantrasyonu sağlamakta ve normal düşünce akışını korumakta zorlanırlar.
Sorulara ilgisiz cevaplar verebilir ve cümlelere başladıkları konuyu cümle içinde tamamen değiştirebilirler. Söyledikleri şeyler mantıksız gelebilir.
Konuşma sırasında sık sık konu değiştirme, düşünceler arasındaki kopukluklar, “uydurma” kelimeler, aynı kelimenin sık sık tekrarlanması, anlamsız kafiyeli cümleler şizofrenide görülen konuşma bozukluklarına örnek olarak verilebilir.

Davranış Bozuklukları

Şizofreni hedefe yönelik davranışları engeller, kişinin çalışma hayatını ve diğer insanlarla etkileşimini zorlaştırır.
Şizofreni hastalarında davranış bozuklukluları günlük aktivitelerin tümünden uzaklaşma, beklenmeyen veya uygunsuz tepkiler, amaçsız garip davranışlar ve dürtülerin kontrol edilememesi olarak görülebilir.

Negatif Belirtiler (Normal Davranışların Yokluğu)

Şizofreninin “negatif belirtileri” olarak adlandırılan belirtiler sağlıklı insanlarda normal olarak kabul edilen davranışların azalması veya tamamen ortadan kalkması anlamına gelmektedir.
Duygusal tepkilerin azalması, yüzde ifade olmaması, ilginin kaybolması, konuşma anormallikleri ve bozuklukları şizofreninin negatif belirtileri arasında sayılabilir.

Şizofreninin Günlük Hayata Etkileri

Şizofreni belirtileri göz ardı edildiğinde veya doğru tedavi yöntemleri izlenmediğinde belirtilerin neden olduğu sorunlar kişinin hayatında yıkıcı etkilere neden olur. Kontrol altına alınmayan şizofreni belirtileri sosyal ve iş hayatında aşağıdaki sorunlara yol açabilir.
İlişki Sorunları: Şizofreni hastaları çoğunlukla kendilerini izole ettikleri ve sosyal hayattan uzaklaştıkları için ilişkiyi yürütemez duruma gelebilirler.
Ayrıca paranoya kişinin aile bireylerinden ve arkadaşlarından şüphe duymasına ve onlardan uzaklaşmasına neden olabilir.
Günlük Aktivitelerde Yaşanan Sorunlar: Şizofreni kişiyi sosyal yaşamdan uzaklaştırdığı için normal, günlük aktivitelerin yapılması zorlaşır.
Hezeyanlar, halüsinasyonlar, düşünce bozuklukları yemek yeme, yıkanma gibi en basit aktiviteleri dahi imkansız hale getirebilir.
Alkol ve Uyuşturucu Kullanımı: Alkol ve uyuşturucu kullanımı şizofreni hastalarında sık görülür. Bunun nedeni kişinin kendi kendini tedavi etmeye yönelik çabasıdır.
Artan İntihar Riski: Şizofreni hastaları intihar bakımından yüksek riskli grupların başında kabul edilmektedir.



Şizofreni Çeşitleri Nelerdir?


Paranoid Şizofreni: Paranoid şizofreni işitsel halüsinasyonlar, hezeyanlar, zulüm ve komplo düşünceleri ile karakterizedir.
Ancak paranoid şizofreni hastaları diğer şizofreni türlerine göre daha normal bir bilişsel işleyiş gösterirler.

Dağınık Şizofreni: Dağınık şizofrenide düşünce akışı bozulduğu için diş fırçalama, duş alma gibi basit aktiviteler bile yapılamayabilir.
Bu şizofreni türünde hasta garip tepkiler (örneğin üzüntü yaratan bir durumda kahkaha atmak gibi) verebilir. Ayrıca konuşma bozuklukları ve anlamsız konuşmalar görülebilir.

Katatonik Şizofreni: Katatonik şizofrenide hareket sorunları görülür. Bazı hastalarda hareketsizlik, bazılarında artan hareketler ve bazı hastalarda ise başka kişilerin hareketlerinin taklidi olarak ortaya çıkabilir.

Farklılaşmamış Şizofreni: Farklılaşmamış şizofrenide yukarıda sayılan belirtilerin bazıları birlikte görülebilmektedir. Ancak belirtileri tek bir şizofreni türüne ait olmayabilir.

18 Ekim 2015 Pazar

ÇAĞIN HASTALIĞI ‘OBEZİTE’

OBEZİTE

Obezite, günümüzün en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. Basit bir kilo problemi olarak görünse de aslında ciddi hastalıklara zemin hazırlıyor.
Peki Obezite nedir? Obezitenin nedenleri ve mücadele etme yöntemleri nelerdir? Obezitenin neden olduğu hastalıklar nelerdir?Tüm bu soruların Diyetisyenler cevabını yazımızda bulabilirsiniz.
Son yıllarda ülkemiz de dâhil olmak üzere, tüm dünyada obezitenin görülme sıklığı artmaktadır. Günümüzde dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve 1,6 milyardan fazla kilolu bireyin olduğu, ilerleyen yıllarda da bu rakamların giderek artacağı öngörülmektedir.





OBEZİTE NEDİR?

Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının arzu edilen düzeyin üstüne çıkmasıdır.
İnsanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan besin öğelerini yeterli ve dengeli miktarda alıp vücutta kullanabilmesidir.
Karın doyurmak, açlığı bastırmak, canının çektiği şeyleri yemek veya içmek değildir.
Bilindiği üzere beslenme; anne karnında başlayarak yaşamın sonlandığı ana kadar devam eden yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bu yüzden çocuklarımızı küçük yaştan itibaren obeziteye karşı korumalıyız.hazır ürünlerin tüketiminde dikkat etmeliyiz ve aşıraya kaçmamalıyız.

ÇOCUĞUMUZU OBEZİTEYE KARŞI KORUMAMIZ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?

Başta anne, baba ve çocuk olmak üzere  diğer aile bireylerinin de gerek besin seçimi, gerekse besin hazırlama, pişirme ve saklama yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.
    Genellikle büyük ve yoğun olan porsiyonlar, tabak boyutu ve doluluk bakımından azaltılarak ideal sınırlara çekilmelidir.
      Çocuğa ihtiyacı olduğu kadar besin verilmelidir ve fazlasına zorlanmamalıdır.
        Sevmediği besinler yerine benzer yararlılığa sahip besinler tercih edilmelidir.




        Tek tip besinlerle beslenmesi engellenerek besin çeşitliliği sağlanmalıdır.
        Çikolata, gofret, şekerleme, cips gibi yiyecekler yerine meyve ile ödüllendirilmelidir.

        Yavaş yemek yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır.

        Televizyon ve bilgisayar karşısında oturma süresi azaltılmalıdır.

        Egzersiz yapma alışkanlığı kazandırılmalıdır.

        Fastfood benzeri ürünlerin tüketmesi engellenmelidir.(Zararlarından bahsedilmelidir.)

        FARMASİ DANIŞMANINIZ
        YASEMİN KAMBUR YAMAN
        0539 705 16 24 



        Çocuğa yürüyüş yapma ve oyun oynama alışkanlığı kazandırılmalıdır.

        Beslenme, oyun, uyku ve egzersiz  için yeterli vakit ayırılmalıdır.

        Paket meyve suları yerine taze sıkılmış meyve suyu tercih edilmelidir.



                          OBEZİTENİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR NELERDİR?



                          KALP VE DAMAR HASTALIKLARI



                          • İskemik Kalp Hastalıkları
                          • Angina
                          • Kongestif Kalp Yetersizliği
                          • Miyokard Enfarktüsü (Kalp Krizi)
                          • Hipertansiyon
                          • Derin Ven Trombozu
                          • Pulmoner Emboli (Akciğere Pıhtı Atılması)
                          • Dislipidemi (Kan Yağlarında Bozukluk)
                          • Hiperkolesterolemi
                          • Hipertrigliseridemi



                            ENDOKRİNOLOJİ VE ÜREME BOZUKLUKLARI



                            • Tip ll Diabetes Mellitus (TllDM)
                            • Polikistik Over Sendromu (PKOS)
                            • İnfertilite (Kısırlık)
                            • Menstruasyon Bozuklukları (Düzensiz Adet Görme)
                            • Hirsutizm (Kadınlarda İstenmeyen Kıllanma)
                            • Gebelik ve Doğumla ilgili sorunlar (Ölü Doğum, Zor Gebelik)



                              NÖROLOJİ



                              • Stroke (İnme)
                              • Migren
                              • Karpal Tünel Sendromu
                              • Psikiyatri
                              • Depresyon
                              • Asosyal Kişilik Bozuklukları



                                SOLUNUM SİSTEMİ



                                • Pulmoner Emboli (Akciğere Pıhtı Atılması)
                                • Obstrüktif Uyku Apnesi (Uykuda Nefesin Durması)
                                • Obezite Hipoventilasyon Sendromu
                                • Astım



                                  GASTROİNTESTİNAL SİSTEM



                                  • Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH)
                                  • Karaciğer Yağlanması
                                  • Safra Kesesi Taşları
                                  • Romatoloji-Ortopedi
                                  • Gut
                                  • Osteoartrit
                                  • Sırt Ağrıları



                                    DERMATOLOJİ



                                    • Çatlaklar
                                    • Lenfödem
                                    • Sellülit
                                    • Akantozisnigrikans



                                      ONKOLOJİ



                                      • Meme, Yumurtalık, Rahim ve Rahim Ağzı (Endometrium ve Cervix)
                                      • Yemekborusu, Mide, Kalınbarsak
                                      • Karaciğer, Pankreas, Safra Kesesi
                                      • Prostat, Böbrek
                                      • Non-Hodgkin Lenfoma, Multiple Myelom



                                        NEFROLOJİ



                                        • Erektil Disfonksiyon (iktidarsızlık)
                                        • Üriner İnkontinans (İdrar Kaçırma)
                                        • Kronik Böbrek Yetersizliği
                                        • Hipogonadizm
                                        • Gömük Penis

                                        Kış Hastalıklarına Ne İyi Gelir?




                                        Sevgili benim gibi siyah çay tiryakileri, bu kış siyah çayı biraz azaltalım ve yerini Kış Çayı özel tarife bırakalım. Gerçekten çok faydasını göreceksiniz hastalıklara bire bir.



                                        Kış Çayı Tarifi

                                        Bu kış hiç sert geçmeyecek grip nezle korkun benden… İşte en özel kış çayı tarifimiz. Malzemeleri aktariyeden temin edebilirsiniz.

                                         Kış Çayı Tarifi Malzemeleri :


                                        2 yemek kaşığı kuşburnu
                                        2-3 yemek kaşığı ıhlamur
                                        1 yemek kaşığı adaçayı
                                        3 adet okaliptüs yaprağı
                                        1 adet kabuk tarçın
                                        4-5 adet karanfil
                                        Yarım elmanın kabuğu
                                        5-6 adet papatya
                                        2 adet zencefil
                                        1 yemek kaşığı hibisküs



                                        Öncelikle bir demlik su kaynatmalıyız. Bir bardak su için 1 tatlı kaşığı ölçüsüyle karışım yapılmış malzemelerden sıcak suyun üzerine konur. 5 dakika kadar malzemeler sıcak suda demlenir. Daha sonra süzülerek fincana dökülür. İçine bir çay kaşığı bal ve çeyrek limonun suyu eklenerek içebilirsiniz. Kış çayı tarifi hazırdır. Afiyet olsun.





                                        FARMASİ DANIŞMANINIZ
                                        YASEMİN KAMBUR YAMAN
                                        0539 705 16 24 


                                        Kış Çayı Faydaları Nelerdir?


                                        Kış çayının faydaları saymakla bitmiyor. İşte bunlardan bazıları;
                                         Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bunun sonucunda da hastalıklara kolay yakalanmayı engeller.


                                        • Grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi kış hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca bu hastalıklara yakalanmadan önce belli aralıklarla hazırlanıp içilirse bu hastalıklara karşı vücudu korur.
                                        • Karın ağrısına özellikle bağırsaklarda oluşan ağrılara iyi gelir.


                                        • Burun akıntısına fayda sağlar.
                                        • Yorgunluk ve halsizliğe iyi gelerek stresi yok eder.
                                        • Unutkanlığa karşı koruma sağlar.
                                        • Sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisi vardır.
                                        • Balgam söktürücü etki yapar.
                                        • Öksürük ve boğaz ağrısına iyi gelir.
                                        • Göğüs ağrısına fayda sağlar.
                                        • Astıma iyi gelen kış çayı nefes darlığını da giderir.
                                        • Bağırsak gazlarını giderici etkisi vardır.
                                        • Romatizma gibi kemik ağrılarına iyi gelir.
                                        • Ağrı kesici özelliği vardır.
                                        • Bronşite iyi gelir.
                                        Bu malzemeleri nereden bulacağım diye düşünüyorsanız en yakın aktarcınızdan yardım isteyebilirsiniz. Bu çayı hazırlamak kolay değil diyorsanız en yakın aktariye parmaklarınızın ucunda tek yapmanız gereken kış çayı online satış yazmak arama motoruna ve gelsin mis gibi kış çayınız ayağınıza…
                                        Peki  Hazır Kış Çayları Faydalı Mıdır? Dediğinizi duyar gibiyim. Eee emeksiz yemek olmuyor sevgili okuyucularım,  bol fayda istiyorsak biraz yorulacağız. Sağlıklı bir kış geçirmeniz dileğiyle.

                                        Permakültür Nedir?

                                        Permakültür terimi, İngilizce “permanentagriculture” (kalıcı tarım) ve“permanent culture” (kalıcı kültür) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. 1970’lerde Avustralyalı Bill Mollison ve David Holmgren tarafından ortaya atılmıştır. Endüstri ve tarım sistemlerinin yarattığı kirliliğe, biyolojik çeşitliliğin azalmasına, doğal kaynakların yokedilmesine tepki olarak geliştirilmiştir. Avustralya’daki kabilelerin, köylülerin uygulamalarından hareketle oluşturulmuş, tarımla başlayıp zaman içinde zenginleştirilmiştir.

                                        FARMASİ DANIŞMANINIZ
                                        YASEMİN KAMBUR YAMAN
                                        0539 705 16 24 

                                        Doğal ekosistemleri örnek alan, dengeli,dirençli, kalıcı ve üretken tarım sistemleri ve insan yerleşimleri tasarlamayı ve bunların bakımını yapmayı amaçlayan bir sistemdir. Gıda, enerji, barınak ve diğer ihtiyaçların karşılanması için, insanlar ve yeryüzü arasındaki sürdürülebilir ve ılımlı işbirliğine dayanır.
                                        Permakültür tasarım ve uygulamalarının merkezinde kişilerden ve durumdan bağımsız etik ilkeler vardır. Şehir planlarken, ticaret şekli seçerken, saksıda bir bitkiye veya bütün bir ormana bakarken aynı ilkeler uygulanır.
                                        • Dünyayı hayatın kaynağı ve biricik evimiz olarak görmek; dünyanın bir parçası olduğumuzu idrak etmek.
                                        • Kendimize veya gezegene zarar vermemek amacıyla hayatımızı değiştirmek ve sağlıklı toplumlar yaratmak.
                                        • Fazla olanı atmayıp başkalarıyla paylaşmak, tüketimi azaltmak. Dünyanın sınırlı kaynaklarını dikkatli ve adil kullanmak.
                                          Perma Kültür Nedir?